Dün, Bodrum Belediye Meydanı’nda Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanı Halil Karahan, İyi Parti İlçe Başkanı Nevzat Kanber, Deva Partisi İlçe Başkanı Mehmet Billoer, Gelecek Partisi İlçe Başkanı Albuz Altıok ve Demokrat Parti İlçe Başkanı Ertan Pelit tarafından hazırlanan basın açıklaması okundu. Basın açıklamasına Demokrat Parti İlçe Başkanı Ertan Pelit’in rahatsızlığı sebebiyle katılamadığı bildirildi.
Basın açıklamasının başında kısa bir konuşma yapan Halil Karahan, "Millet İttifakı olarak Bodrum’da ilk defa 5 parti ortak basın açıklaması yapacağız. Bunun devamı da gelecek. Bunun başlangıcı olarak ortak metni bölüm bölüm 4 ilçe başkanımız okuyacak" dedi. Daha sonra 4 ilçe başkanı hazırlanan basın açıklamasını okudu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Açıklamamıza başlamadan önce ülkemizin siyaseten içinde bulunduğu duruma dikkat çekmek ve şiddeti çözüm yolu olarak görenlere bir mesaj vermek adına Ankara’da aynı gün içerisinde Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sayın Selçuk Özdağ ve gazeteci Sayın Orhan Uğurluoğlu ile Avukat Sayın Afşin Hatipoğlu’na, organize suç örgütü tarafından gerçekleştirilen silahlı ve sopalı saldırıları İYİ Parti, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım Partisi, Demokrat Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilçe başkanları olarak lanetliyoruz. Bu ülkenin siyasetçisini, gazetecisini terörist diyerek suçlamak, bizden değil diyerek ayrıştırmak kabul edilebilir bir tutum değildir. Güç zehirlenmesinden alınan cesaretle İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’in evinin önünde yapılan sözlü saldırı ardından şehit cenazesinde Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik linç girişimi ile devam etmiş ve günümüzde Sayın Özdağ’ın ölümün eşiğine kadar geldiği büyük ve organize saldırılara everilmiştir. Bu durum güç zehirlenmesi yaşayanların mevcut gücü kaybetme korkusunun bir sonucudur ve artık tahammül edilemez bir boyuta ulaşmıştır.
Değerli arkadaşlar; Hükümetin ve küçük ortağının üzerine yapışmış zehir dolu siyaset dili ve başarısız politikaları sadece sosyal yaşantıda değil, ekonomide de ülkemizin bir bataklığa sürüklenmesine neden olmaktadır. 2018 yılından bu yana etkisini artarak devam ettiren ekonomik kriz, tek adam sisteminin sorgulanmaz ve denetlenmez yapısının bir sonucu olarak engellenemez hale gelmiştir. Salgının da ülkemizde etkisini göstermesiyle beraber başlangıçta uygulanan yetersiz tedbirler sonucunda Kasım ve Aralık aylarında vaka sayısı 30 bin gibi inanılmaz rakamlara ulaşmıştır ki bunun öncesinde gizlenen sayıları net olarak bilemiyoruz.
EVE EKMEK GÖTÜREMEZ HALE GELDİLER
Ülkemizin içinde bulunduğu bu çıkmazda yükün büyük bir kısmı esnafın ve işletmecinin sırtına yüklenmiş olup; bırakın çalışanının maaşını vermeyi, kendi evine ekmek götüremez hale getirilmişlerdir. Büyükşehirlerdeki esnafın halini ise ne siz sorun ne biz söyleyelim. Bugün sokağa çıktığımızda bir esnafa selam verip halini hatırını sorduğumuzda en küçük bir memnuniyet duyamıyoruz, duymayı da beklemiyoruz. Zira esnafa, işletmeciye verilen devlet desteğine karşılık omuzlarına yüklenen yük ağır geliyor. Bir yıl önce Şubat, Mart aylarında esnafa sözde destek amaçlı verilen geri ödemeli ve “faizli” kredilerin ödemesi geldi ve esnaf ödeyemeyince ertelendi. Aynı esnaf 6 ay sonra yine ödeyemeyecek. Tunus’a karşılıksız milyonlarca lira değerinde yardım yapıyorsunuz da kendi esnafınızın on bin lira borcunu silemiyor musunuz? Ziraat Bankası üzerinden nereye gittiği belli olmayan, bakınız milyar olarak bu kısmı vurgulamak istiyorum, bir milyar dolardan fazla parayı bir anda ülkenin en büyük ve en köklü bankası üzerinden çarçur edebiliyorsunuz. Her şeyi yapıyorsunuz da esnafımızın sesine kulak vermiyorsunuz.
ESNAFIN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN ATILMASI GEREKEN ADIMLAR
Esnafımızın sesini duyurmak adına, onların sorunlarına çözüm bulmak adına atılması gereken adımları güçlü bir şekilde dile getirmek istiyoruz. Öncelikle; esnafın, işletmecinin ve turizmcinin kredi borçlarının en azından faizleri silinmelidir. Faizle verilen krediler, hibe olarak yeniden yapılandırılmalıdır.Yardım adı altında 3 aylığına verileceği dile getirilen bin lira nakdi ve 500 lira kira yardımı olarak sınıflandırılan destek 12 aya uzatılmalı ve miktar en azından asgari ücret miktarına çıkarılmalıdır. Bin lira esnafın sorunlarına bir çare olamaz. Bu bin lira, eğer o da işletme küçükse, mekânın vergisine, faturasına gidecek devletin bir cebinden verip diğer cebine gireceği bir paradır.
"HES KODUYLA İŞYERLERİNİN AÇILMASINA İZİN VERİLMELİDİR"
Esnafımızın, işletmecimizin ve çalışanlarının çocuklarının eğitimde ihtiyaç duyduğu internet ve tablet, bilgisayar gibi ihtiyaçlar ücretsiz olarak karşılanmalıdır. Kullanılabilir bir internet ücretinin aylık 70, 80 lira gibi bir fiyattan başladığı ülkemizde, zor durumdaki esnafımız için bu küçük de olsa manevi olarak rahatlamasını sağlayacak bir adımdır. Daha sıralayabileceğimiz birçok adım mevcuttur. Şayet hükümet bu ve benzeri şekilde esnafın, işletmecinin omuzlarına bindirdiği yükü hafifletemiyorsa o zaman AVM’lerde olduğu gibi, HES Kodu uygulamasıyla işyerlerinin açılmasına izin verilmelidir.
Ülkemizin aydınlık yarınlarının temini için birlik içerisinde planlı bir çalışma yürütmek mecburidir. Güzel ilçemizin siyasi parti temsilcileri olarak farklılıklarımızı bir avantaj olarak görerek ortak paydamız olan konularda anlayış ve istekle mücadele etmekte, çaba göstermekteyiz. Esnafımızın, vatandaşımızın derdinin farkındayız ve çözümleri için sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Hükümet ve küçük ortağının da bu yükselen sese bir an önce kulak vermeli, esnafına, ülkesine, milletine karşı sorumluluğunu yerine getirmeli ve en zor gününde sahip çıkmalıdır.”