Bir arkadaşım var, aslında yok, var da yok, var da hiç görmediğim biri.
Anlattı dedi ki…
Müziksiz düşünemiyorum, çalışamıyorum, yazamıyorum.
1987 yılında Atıf yılmaz'ın "Hayallerim, Aşkım ve Sen" filminde, başrol oyuncusu çocuk, aşklarını unuttukça, kadınların sesleri, renkleri, kayboluyor ve yavaş yavaş ölüyordu .
Öyle ya tanrı da önce renkleri verdi, sesi, müziği, kokuyu vermedi mi insana ?
Kartallar havada bu cümbüşe bakıp dönmüyorlar mıydı neşeden?
Dünya sessiz, renksiz, kokusuz olmazdı ki .
Alınca da galiba tersten başlamalıydı .
1700'lerin başında Walz'ı başlatanlar ne düşünüyordu acaba ?
Hayalim Viyana'da sevgilimle, bir baloda dans etmek bir gün .
Bir adam yalı çapkını kuşunu kuzeyde gördü, bunun ne işi var acaba diye düşündü...
Başına gelmedik kalmadı, tüm sevdiklerini kaybetti; sonunda o da gitti.
Çocukken bir kış öyküsü okumuştum. Kışın gelişini bekleyen adam tanrıdan haber bekliyordu.
Kış gelince tanrıya kızıyordu; niye haber vermedin diye...
Tanrı ise ona, ben önce rüzgarı, sonra yağmuru gönderdim sana anlattım, ama sen anlamadın ki diyordu.
Bir sevgilim var, narları çok seviyor, öyle mutlu ki narları görünce .
Neler vermezdim onun narları gördüğündeki kadar mutlu olabilmek için.
Bir teze göre tanrı dünyayı yaratmıştır ama unutmuştur.
Bence unutmamış veya yavaş yavaş unutuyor...
Selpak mendil satan teyzenin, mendili satınca gözündeki mutlluluğu kıskanıyorum .
O unuttukça önce kokular gitti, sırayla renkler, sonra ses ve en sonunda biz kaybolacağız galiba yeryüzünden,
Tanrı önce kokuyu aldı gibi, gibi değil aldı,dünyada koku kalmadı,hiçbir şeyin kokusu yok artık.
İnsanlar bile farklı kokardı eskiden.
Şimdi herkes aynı .
Meyvanın, ağacın, denizin, kuşların kokusu yok artık .
Yaşar Kemal, Çukurova'da kartallar kayboluyor diye çığlıklar atıyordu; kartallar yok artık Çukurova'dan kartallar gitti.
Nereye gidiyor tüm bu güzellikler?
Birileri çıkıyor bağırıyor bazen ama dinleyen yok...
Bir gün müzik de gidecek diye, ödüm patlıyor; çok korkuyorum bundan. Müziksiz nasıl yaşanır?
Niye insan sevdiğinin gitmesine kendini unutmasına katlanamaz? Çünkü kaybolur insan...
Kaybolmak ürkütücüdür.
İnsan anlamsız bir hayata katlanamaz .
Amacını kaybeden insan da, bunu kaybettiğinin farkında olmayan insan da ürkütücüdür.
Devils Advocate de Alpacino, en son karede ne diyordu genç avukata?
-kibir , -kibir en sevdiğim günahtır.
Çok uzaklardan bunları anlattığım arkadaşım -güzel mi? diye sordu.
Soran galiba o değildi gibi geldi bana .
Çünkü cevabı beklemeden gitti.
Bir gökkuşağı perisi gibiydi.
Öyle ya bir peri, çığlığı nasıl duysun ki, duyamazdı .
Gökkuşağı gider, ben giderim, yaşamda bir rüya gibi gökkuşağı.
İnsanın sevdiği olmalı, gel demeli ona gel...
Renklerin kokuların seslerin müziğin olmadığı anda, gelince ona herşeyi getireceğini bildiği sevdiği olmalı.
Kokular dahil her şey geri gelecektir.
Yeter ki insanın mihrabı olsun.
Sağlıcakla kalın .
28.12.2019
Oktay Kartal