Haberimize başlarken Doç. Dr. Hatice Özyurt Özcan’a ve tüm kazı ekibine teşekkürlerimizi sunmak istiyoruz harika bir iş çıkartmışlar.
Son yıllarda Karya bölgesinin tarihsel mirasını gün yüzüne çıkartıp gelecek nesillere aktarmak adına pek çok arkeolojik kazı çalışması gerçekleştiriliyor. Kissebükü kazısı bu kazıların odak noktasını almış ve kendinden epeyce konuşturmuştu. Kissebükü çalışmaları ilk başlatıldığında kalıntıların ele alınması planlanan alandan çok daha geniş bir alana yayıldığını fark ederek üç gez alan genişletme çalışması yapılmış ve ortaya çıkanlar beklentilerinde ötesinde olduğu anlaşılmış.
Karya’nın coğrafi konumu sebebiyle deniz trafiğini kontrol altına almasında önemli bir rol oynadığı zaten bilinen bir tarihsel gerçek. Son dönemlerde gerçekleştirilen kazı çalışmaları sayesinde aslında ne kadar büyük bir tarihsel mirasa sahip olduğumuz gözler önüne çıkarılıyor. Buna en yakın örnek geçtiğimiz yıllarda Bodrum’da birinci etabı tamamlanan Halikarnassos Surları olmuştu. Şimdilerde ortaya çıkarılan Kissebükü kazıları bizlere sürekli tartışma konusu olan 12 ay turizm için ihtiyaç duyduğumuz cevherin toprağın altında gizli olduğunu yeniden kanıtlıyor.
Kazı başkanı Doç. Dr. Hatice Özyurt Özcan’ın bizleri gezdirdiği Kissebükü kazı alanı önümüzdeki dönem gerçekleştirilme ihtimali olan onlarca çalışmanın habercisi niteliğinde. Beş yıl süren kazı çalışmalarında gösterdikleri özenli çalışma için tüm kazı ekibine hayran olmamak elde değil. Büyük bir sabır ve emekle gerçekleştirilen arkeolojik çalışmalar, geleceğimizi şekillendirirken geçmişin bizlere birer armağanı niteliğinde.
EVLERDEN, AKROPOLE UZANAN KİSSEBÜKÜ TARİHİ
Kissebükü, Kissebükü Kıyı Karya’nın iki önemli Antik kentinin Keramus ve Halikarnassus’un sahil yönündeki kesişme noktalarından biri üzerinde yer alıyor. Kentte devam eden kazılar ve beraberinde yürütülen yüzey çalışmaları koyun 1 km.’lik sahil şeridini kaplayan, kıyıdan 200 m içerilere kadar uzanan yapıların tamamının tüm evreleriyle birlikte 5. yüzyıl ortalarında kurulmuş 7. yüzyılın başlarında Arap akınlarından sonra terk edilmiş erken Bizans dönemi yerleşimine ait olduğunu göstermekte. Sahilden 200 m kuzey de yer alan akropol ve akropol surları dışında kalan nekropolalanı ise kentin arkaik dönemden başlayan erken evre yerleşim alanını oluşturuyor.
Erken Hıristiyanlık döneminin Karya bölgesindeki Bizans piskoposluk merkezlerinden biri olduğu bilinen kentin diğer erken Bizans dönemi yerleşimlerinden farkı, antik bir kent üzerine kurulmayıp doğrudan Bizans yerleşim sistemine göre tasarlanmış olması.
GELECEĞE MİRAS PROJESİ KAPSAMINA ALINAN VAFTİZHANE VE KİLİSE
2019 yılında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hatice Özyurt Özcan başkanlığında başlatılan kazılar sonucu ortaya çıkarılan yapılar, akropol, nekropol, dini merkez, batı yerleşim ve liman bölgesi olmak üzere beş gruptan oluşmakta.
Kentte 5 yıldır yürütülen çalışmalar sonunda üç kilise 1 vaftizhane, 2 hamam, konutlar, kamu yapıları, ticari yapılar, liman yapıları ve anıtsal mezarlar ortaya çıkarılmış durumda. 2024 yılındaki çalışmalar kentin dini merkezi ve batı bölümündeki ticari yapılarda gerçekleşmekte. Dini merkezin yer aldığı 8 dönümlük parsel 2023 yılında kamulaştırılarak kazı alanına dahil edilmiş. Bu parsel üzerindeki vaftizhane ve kilisede kazı çalışmaları Geleceğe Miras Projesi kapsamında başlamış. Ayrıca kentin batı bölümündeki hamam mozaikleri ve vaftizhanede bulunan duvar resimlerinin Geleceğe Miras Projesi kapsamında konservasyon ve koruma çalışmaları yapılmakta.
Fotograflar
