Büro Emekçileri Sendikası’ndan Salih Turan ve İmren Turgaylı tarafından okunan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi;
“Bilindiği gibi ülkemiz gerek ekonomik anlamda gittikçe derinleşen bir çöküntüye sürüklenirken aynı zamanda yaşanan deprem nedeniyle de büyük yıkım/yıkımlarla uğraşmaktadır. Ancak ekonomide yaşanan çöküntü, iktidar mensuplarının iddia ettikleri biçimiyle “dış güçlerin” bir büyük oyununu olmadığı gibi, deprem sonrasında yaşanan bu büyük dram da tamamen bir doğa olayına veya kader planına bağlanamaz, bağlanmamalıdır. Biz emekçiler biliyoruz ve bir kez daha altını çizerek söylüyoruz; yaşanan ekonomik çöküntünün sebebi, iktidarın geniş halk kesimlerinin daha çok yoksullaşmasını tercih etmesi ve kendi yandaş sermaye gruplarına sermaye/servet aktarmasıdır. Yine deprem felaketi sonucunda yaşananlar, günübirlik seçim kazanmak amacıyla çıkarılan imar afları, denetlenmeyen yapılaşma, göz yumulan imar yolsuzluk ekonomisidir. Bu yanlış ekonomik/imar rant ekonomisinin bizlere yaşattığı bu ağır mağduriyeti asla kabul etmiyoruz. Yaşadığımız bu mağduriyetin ortadan kaldırılması için daha fazla mücadele edeceğimizi ve sorumlularının da bağımsız yargı önünde hesap vermesinin takipçisi olacağımızı bu vesile ile kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Alanlarda, emekçilerin insanca yaşam talepleri için yıllardır mücadele ediyoruz, insanca bir yaşam için taleplerimizi sürekli gündemde tuttuk, tutmaya da devam ediyoruz. Ülkemizi sermaye sahipleri için cennet, emekçiler için cehenneme çeviren uygulamalara karşı emekçilerden yana tutum almaya devam edeceğiz. Mücadele eden emekçiler olarak umut ve inancımızı hiç yitirmedik inatla mücadelemizi sürdürüyoruz.
Bir ay sonra yapılacak milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine giderken siyasi partilerin seçim beyannamelerini açıkladığı bir dönemde biz de kamu emekçileri olarak taleplerimizi beyan ediyoruz!
Kamu hizmetlerinin piyasalaşmasına karşı kamusal hizmetlerin halk yararına kullanılması, kamu hizmetlerin parasız, nitelikli ulaşılabilir olması için mücadele ettik,
Kamuda işe alım ve görevde yükselme sınavlarında yapılan mülakat sınavlarına karşı olduk, liyakati savunduk! Mülakat değil liyakat sloganını şiar edindik.
Bilindiği gibi kamuda tasarruf deyince ilk akla gelen kamu emekçilerinin mevcut haklarını kısıtlamak akla gelmektedir. 2012 yılında kamuda eşit işe eşit ücret adı altında çıkarılan 666 sayılı KHK ile kamu emekçilerine ücret adaletsizliği getiren, kazanılmış haklarımızı gasp eden uygulamalara karşı yıllardır direniyoruz.
Kamu emekçilerinin çalışırken aldığı her türlü ek ödemenin emekli aylıklarına yansıtılmasını, adil bir ek gösterge sistemini savunduk, 3600 ek göstergenin ayrımsız olarak tüm kamu emekçilerine verilmesini talep ediyoruz.
Demokrasi mücadelesinin saç ayaklarından birinin de adil bir vergileme anlayışının gelişmesinden geçtiğini biliyoruz.2005 yılında çıkarılan 5345 sayılı kanunla oluşturulan gelir idaresi başkanlık modelinin sorunları çözemeyeceğini ifade etmiştik. Aradan 18 yıl geçmesine rağmen yapısal sorunlar çözülmeyi beklemektedir. Kurum süreç içinde daha parçalı hale gelmiş, kurum çalışanları arasındaki ücret farkı derinleşmiş, iş barışı bozulmuştur. Bunun için Gelir İdaresi Başkanlığı dahil olmak üzere Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda merkez/taşra, gelir/gider ayrımına son verilmesini, mali hizmetler sınıfı oluşturularak, kurumda yeni bir kariyer planlaması yapılmasını istiyoruz.
Vergi adaleti için mücadele ederken, tüketilmesi zorunlu mal ve hizmetlerden dolaylı vergilerin kaldırılması, emekçiler üzerindeki vergi dilimi soygununun son bulması ve servet vergisi konulmasını savunduk.
Bireysel emeklilik sistemine karşı, toplumsal dayanışmayı esas alan kamusal sosyal güvenlik sistemi için mücadele ediyoruz.
TÜİK’in manipüle ettiği enflasyon oranlarına karşı insanca yaşam ücretini savunduk, kamuda en düşük maaşın sendikamızca hesaplanan yoksulluk sınırı rakamlarına çekilmesi için mücadele ettik,
Siyasi iktidar eliyle yaratılan yandaş sendikalarca imzalanan satış sözleşmelerine karşı durduk, grev hakkımız ile ilgili yasal düzenleme ve gerçek bir toplu sözleşme için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Büro emekçileri sendikası olarak yıllardır kamuda yapılan sınavlarda mülakat uygulamalarının kaldırılması için mücadele ettik, evet arkadaşlar, bugün iktidar dâhil tüm siyasi partiler mülakat sınavlarını kaldıracağız diyorsa, bu mücadele kararlılığının sonucudur.
Sırada 666 sayılı KHK ile gasp edilen ikramiyeler, havuz paraları, vekâlet ücretleri var. Sırada başta Maliye Bakanlığında olmak üzere uzman kadroların, merkez-taşra, gelir-gider ayrımına tabi tutularak yaratılan ücret adaletsizliklerinin son bulması var. Sırada ayrımsız 3600 ek gösterge talebimiz var. Taleplerimiz için dün olduğu gibi bugünde mücadele kararlılığımızı bir kez daha ortaya koyuyoruz. Yarın da mücadele kararlılığı içinde olacağımızı bir kez daha ifade ediyoruz!
Değerli Basın Emekçileri, Sevgili Mücadele Arkadaşlarım;
İktidarın kamu emekçilerini enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz, söylemini dilinden düşürmediği, seçim beyannamesinde de benzer vaatlerin yer aldığı bir dönemi yaşıyoruz. Geçmişe gitmeye gerek yok, 2023 yılı şubat ayı itibariyle maaş zamlarının enflasyon oranının altında kaldığı bir gerçekliği yaşıyoruz.
Yıllardır yandaş sendika ile siyası iktidar tarafından kamu emekçilerine dayatılan satış sözleşmelerini, %5 zammı ayakta alkışlayan temsilcilerini unutmadık, unutmayacağız!
TÜİK tarafından aklımızla alay edercesine açıklanan enflasyon rakamlarının maaşlarımızda yol açtığı kayıpları unutmadık, unutmayacağız!
Kamu emekçilerinin aldığı maaştan bihaber Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının sözlerini unutmadık, unutmayacağız!
Kamu Emekçilerinin yıllardır gerileyen maaşlarının güncellenme ihtiyacı vardır, Kamu Emekçileri lütuf istemiyor, kamu emekçilerinin maaşları ve özlük haklarına ilişkin acilen toplu sözleşme masası kurulmalıdır.
Bugünlük eylemimizi sonlandırırken, kurum çalışanların haklı taleplerinin kalıcı bir kazanıma dönüşmesi için, yetki alanımızda bulunan bütün sendikaların yan yana gelerek birlikte mücadele etmesin önemsiyor ve birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz. İnanıyoruz ki, bizlerin birlikte, yan yana mücadele etmesi, haklı taleplerimizin kazanıma dönüşmesine katkı sunacaktır.
İnsan onuruna yakışır koşullarda çalışmak, insanca yaşamak istiyoruz.
Bizden Çalınan Ne Varsa Geri Alacağız!
İnsanca Bir Yaşamı Direnerek, Birleşe Birleşe Kazanacağız!”