Türkiye Romatoloji Derneği ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı tarafından Bodrum Türkbükü Mahallesi'ndeki Hilton Bodrum Otel'de düzenlenen 9'uncu Anadolu Romatoloji Günleri kapsamında basın toplantısı düzenlendi. Toplantıya, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. İhsan Ertenli, Prof.Dr. Sedat Kiraz, Prof. Dr. Şule Apraş Bilgen, Doç. Dr. Ömer Karadağ, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seza Özen katıldı.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Ertenli, romatizmanın tek bir hastalık olmadığını söyleyerek 200'e yakın hastalığın bu sınıfa girdiğini kaydetti. Romatizmal hastalıkların özellikle kadınlarda daha sık görüldüğüne dikkat çeken Prof.Dr. Ertenli, yaş ilerledikçe görülme sıklığının arttığını belirterek "Romatizmal hastalıklar çocukluk çağında da görülebilir. Romatizmal hastalıkların önemli bir bölümünün kesin nedeni bilinmemektedir. Çoğunlukla bulaşıcı-mikrobik değildir. Kalıtsal özellikler bazılarında önem taşır. Eklemlerdeki yükü artıran şişmanlık ya da damar yapısını bozan sigara kullanımı gibi dış etkenlerin engellenmesi romatizmalı hastalar için de yararlıdır. Bazı iltihaplı romatizmal hastalıklar kas-iskelet sistemi dışında derimizi, iç organlarımızı etkileyebilir" dedi.
Romatizmal hastalıklar konusunda, halkın anlayacağı terimlerle doğru bilgiye erişmenin internet ortamında güç olabileceğine dikkat çeken Prof.Dr. Ertenli, "İnternet son derece kirli bir bilgi kuyusu. Son derece fazla bilgiye ulaşabiliyorsunuz. Ama genelde hastalıkları en ağır seyreden, en sıkıntılı hastaların yaptığı paylaşımlar bulunuyor. Hatta bazen de hastalıkları suistimal etmeye çalışan kişilerin yaptığı paylaşımlar nedeniyle hastalarımız ve yakınları yanılgıya düşebiliyorlar" diye konuştu.
"D VİTAMİNİN FAZLASI DA AZI DA ZARARLI"
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Karadağ, D vitaminin, vitamin olarak adlandırılsa da vücutta kas iskelet sisteminin çalışması ve dengenin korunması gibi birçok aşamada faydalı etkileri olan bir hormon olduğunu belirterek, "D vitamininin temel kaynağı güneştir. Ülkemiz bulunduğu konumdan ötürü güneş açısından oldukça zengindir. Cilde direkt güneş ışını teması sonrası sentez başlar ve karaciğer, böbrekten geçerek aktif D vitamini halini alır. Sentez edilen D vitamininin bir kısmı, başta yağ dokusunda olmak üzere depolanır. Genel olarak insanın 3-4 ay yetecek kadar D vitamini depolayabildiği bilinmektedir. Günlük, kolların dirsektan aşağısı ve bacaklarda ise dizden aşağısının açılarak saat 10.00-15.00 arasında 15 dakika güneşlenmek yeterlidir. Ancak cam ya da tül arkasından güneşlenilmemelidir. Açıklanamayan kırıklar olmadığında D vitamini öngörülmüyor. D vitamininin fazlası da azı da zararlı. Birey için normal değerlerde olması yeterli. Normali de arttırmaya gerek yoktur. Fazlası da böbrekte taş oluşması gibi sorunlara neden olabilir" dedi.