Annem zamanı gelince zengin biriyle evlen demişti. Ona şöyle cevap verdim: “Anne, ben zengin biriyim”
-Cher /Jane Pauley Röportajı 1996
Kadınların zengin biriyle evlenip hayatını kurtarması kıtalar, dinler ve kültürler üstü bir tema ve hala ne yazık ki geçerliliği var. Şahsi fikrimi sorarsanız bu bakış açısıyla yapılan evlilik bir ticarettir. Ve bu ticarette hangi cinsin ‘mal’ hangisinin ‘alıcı’ olduğu ticaretin başarılı olup olmadığına göre değişir.
Şahsiyet ticaretini tercih etmeyip, yatırımı kendine yapan kadınlar Cher’in değimiyle ‘o zengin adam’dır. Buradaki zenginlik elbette milyon, milyar dolarlara sahip olmak değil –ki bu rakamlara sahip kadınlarda var- bu zenginlik paranın ve manofserin baş edemediği cinsten bir zenginlik/varlık.
Tüm kadınların bir gün sahip olmasını gönülden dilediğim bu zenginlik kadına;
Ekonomik bağımsızlıkla birlikte; seçme ve kendisi olma özgürlüğünü veriyor.
Ve bu varlığa ulaşmak, kadınlar için erkekler kadar kolay değil.
Çünkü yürüdükleri yol ve baş etmek zorunda kaldıkları olaylar erkeklerinkinden çok farklı.
Bir kadın çocuk doğurma ihtimali yüzünden hak ettiği terfiyialamaz.
Oysa erkek çocuk sahibi olduğunda ‘sorumluluk sahibi’ kabul edilir-doğuran o olmamasına rağmen.
Bir kadın liderlik pozisyonuna talip olduğunda özgüveni hırçınlık olarak algılanırken;
Erkek talip olduğunda kararlı kabul edilir.
Aynı pozisyonda çalışan kadınlar erkeklere göre genelde daha az maaş alıyorlar. Haklarını talep ettiklerinde, açgözlü olmakla suçlanıyorlar. Erkekler daha fazlasını istediğinde ise ‘hakkını savunan’ oluyorlar.
Kadınlar mesai sonrası etkinliklere katılıp sosyal ve iş ağlarını genişlettiğinde yanlış yorumlanırken;
Erkekler bunu yaptığında, profesyonel görünür ve kariyerlerine katkı sağlarlar.
Bir kadın ısrarla başarılı olduğunda ‘arkasında kim var’ ya da ‘ne şanslı’ olarak konuşulurken;
Erkekler için çok çalışkan veya doğuştan lider yorumu yapılır.
Kadınların giyinişleri yetkinliklerinden bağımsız olarak değerlendirme altına alınıp profesyonel kimliklerini etkilerken; erkeklerin giyinişleri nadiren konu haline gelir.
Kadınlar sürekli mobbing ve tacize uğrarken; erkekler nadiren cinsiyetleri yüzünden bu duruma düşerler.
Buna benzer yaz yaz bitmeyecek onlarca fark var.
Bu yüzden başarılı, hayatını kendi inşa etmiş, müdanasız kendine sahip çıkan ve en önemlisi şahsiyetini parayla ya da karalama kampanyalarıyla ezemeyeceğiniz bir kadınla karşılaştığınızda emin olabilirsiniz ki; o kadın ateşlerin içinden defalarca geçmiştir. Yandı, kül oldu, yeniden doğdu ve bunu tekrar tekrar yaptı. Böyle kadınların arkasındaki adamıaramak ve dedikodu yapmak yerine önlerinde önünüzü iliklemenizi öneririm. Zira sizden duygusal olarak daha güçlü biriyle karşı karşıyasınız.
Son yıllarda bu kadınların sayısı giderek artıyor.
Güçlü kadınlar karşısında hegemonilerini yitirdiklerini düşünen ve hisseden erkeklerin sayısı artıyor. Ve bu artış karşısında manosfer topluluklar oldukça çirkin üslup ve taktiklerle saldırıyorlar. Yapılan araştırmalara göre kadının daha fazla para kazandığı ailelerde erkekler kadınlarını ‘güvenilmez’ buluyor. Buna bakarak erkeklerin; kadınların para için onlara bağımlı olduklarını düşündükleri açıkça anlaşılıyor.
Doğrudur parasızlık ve eğitimsizlik yüzünden muhtaç durumda pek çok kadın var. Ama bir kadının sizinle paranız yüzünden beraber olduğunu ‘parası olursa ilişkinin güvende olmayacağını düşünüyorsanız kendinize sorun bakalım; mal mısınız, alıcı mı?
Çünkü bir kadın sevgisini para için satmaz.
Manofser: Erkek ve kadın doğasını hiçe sayarak modern toplumda büyük yıkımlar yaptığı ve erkeklerin aşırı dominant ve maskülen cinsiyet rollerini benimsemesi gerektiğini söyleyen topluluk.