Yıllarca, yollarca şarkı söyledim.
Yollarca kelimesinde yazım yanlışı yok, gerçekten Türkiye Cumhuriyeti’nde adım atıp şarkı söylemediğim çok az memleket kaldı. Arkadaşlarım ve ben kah elimizde bağlama, gitar memleket türküleri söyledik, kah festivallerde konserlerde en sevilen şarkıları…
1 Mayıs’ta “1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı” dedik, 19 Mayıs’ta “Dağ başını duman almış” dedik gururla, bağıra bağıra.
Askeriye gecelerinde kolu bacağı parçalanmış, kendi ülke toprağında bombalanmış gazilere sarılarak, çocuğunu şehit vermiş annelere ağlayarak söyledik.
Evlendiniz; en güzel gününüzde, yanı başınızda aşk şarkıları söyledik.
Ayrıldınız acınızı paylaştık, ayrılık şarkıları söyledik…
Gazetecilere, doktorlara, avukatlara, hakimlere, savcılara şarkılar söyledik; birlikte el çırptık, tempo tuttuk.
İşyerlerinizde personel geceniz oldu, geldik. Düğününüz oldu oradaydık. Doğum gününüzü beraber kutladık. Birlikte neşelendik birlikte eğlendik.
Sonra Pandemi yasakları geldi hepimiz evlere kapandık.
Müziğe eğlenceye hasret kaldık.
Şimdi sesler açıldı. Müzik başladı, hepiniz eller havaya mekanlara doluştunuz. İstek şarkılar peçetelerle önümüze yığılmaya başladı. Düğünlerde gözümüzün içine bakıp, “bir roman havası be abla” diyebiliyorsunuz ne güzel.
Her şey ne güzel değil mi?
Değil işte… Değil!…
Ben kırgınım, çok kırgınım. Benimle beraber işini seven her müzisyen kırgın.
Çünkü biliyoruz yine aynı şeyler yaşanacak.
Başka ülkelerde cenazeler ilahilerle ya da yöresel müziklerle uğurlanırken siz biri öldüğünde önce radyoyu kapatacaksınız.
Müzik sadece eğlencenin tekelindeymiş gibi, ölen kişinin sevdiği tek bir şarkısı bile olmamış gibi, insanlar dertlerini ağıtlara döküp anlatmamışlar gibi, ya da bir türkü ile ağlayanınız hiç olmamış gibi, müziği ölene saygısızlık sayıp, kapatıvereceksiniz.
Ülkede kötü bir olay olduğunda, bırakın kendi ülkemizi başka bir ülkede bir kral öldüğünde bile yas ilan edeler önce bizim boğazımıza sarılıp sesimizi kısacaklar, yine ses çıkarmayacaksınız.
O birbirinin üstünde tur atan ailelerin dizileri televizyonunuzda açık olacak, televizyonda reklamınız müzikli, evde masalarınız müzikli olacak ama biz susturulmuş olacağız…
Sahneye çıkıp şarkı söyleyemeyeceğiz, tüm yasın sebebi bizmişiz gibi; biz şarkı söylemeyince her şey düzelecekmiş gibi!
Mekan sahipleri sevgililerine şişelerce viski açacak, misafirlerine ikram üstünde ikramda bulunacak, başka mekanda hava atmak için garsona 100 TL bahşiş verecek ama müzisyene vermediği 50 lirayı kâr sayacak,
Kış aylarında pandeminin ve Bodrum’un en kötü anlarında burada yaşamayı seçmiş, ayakta kalmaya çalışan müzisyen yerine, şehir dışından ”abi ben tatil yapayım para verme” diyen müzisyeni sahneye çıkaracak.
Şarkı söyleyen ünlüye taparak, bir imza almak için yerlere yatanlar, minik bir barda şarkı söyleyen kadına, yollu gözü ile bakmaya devam edecek.
Bu ülkenin en ünlü transseksüel şarkıcısı ile fotoğraf çektirmek için sıraya girenler, onu dinlemek için binlerce lirayı gözden çıkaranlar, bir lokalde geçinmek için şarkı söyleyen transseksüel ya da gey müzisyene akıl almaz çirkin espriler yapacak.
Sadece popülaritesi yüzünden revaçta olan insanlara neredeyse zorla şarkı söyletip prim yaptıran zihniyet, konservatuvar mezunu pırıl pırıl yetenekli gençlerin yüzüne bakmayacak.
Yani iyi günde yanımızda olup kötü anlarda bizi yine yalnız bırakacaksınız.
Biri çıkıp “kusura bakma” diyecek, bizi savunmak için sadece klavyede # tuşuna basacaksınız.
Şimdi sahnedeyiz. Çookkk özlemişiz şarkı söylemeyi ama bilin istedim, biz müzisyenler bir daha ne zaman sesimiz kısılacak bilmiyoruz.
Hiçbir güvencesi de yok bu işin. Sigortamız da yok, Soran da yapan da yok zaten. Sigorta yapan işletmeler de müzisyene verdikleri paradan kesiyorlar bu arada bunu da bilin istedim.
Şimdi tüm müzisyenler sahnede, “hadi eller havaya, hoppa, hep birlikte” diyoruz ya, lütfen iyi günümüzde olduğu kadar kötü anlarımızda da o eller bizim için kalksın havaya..
Ne olursa olsun kapatmayın müziği,
Gidenleri sevdiği şarkılarla analım doğanlara neşeli şarkılar söyleyelim.
Müziğe müzisyene kalkan eli hep birlikte alaşağı edelim.
Evinizden gönlünüzden ruhunuzdan eksik olmayalım.