26 Nisan 2024 Cuma
Oktay KARTAL
Oktay KARTAL
18.02.2017 20:29

Tapınaklar Yıkılırken, Aşk...

Konumuz aşk.

Aşk hakkında yazmak bayağı başlı başına iddialı bir iş.

Tapınaklarımızın yıkıldığı bugünlerde, laiklik, demokrasi ve siyasi özgürlüklerin elimizden kayıp gittiği bugünlerde, aşktan bahsetmekte güzel aslında.

Çünkü aşkın hep bir şeylerle bağlantılısı makbul.

Kolera günlerinde aşk mesela.

Aşktan bahsedince dev şairden bahsetmemek olmaz.

Aşka dair en güzel şiirleri yazmış olan Nazım babadan.

O mavi gözlü bir devdi minnacık bir kadın sevdi.

Kalbimin kızıl saçlı bacısı…

diye yazan Nazım.

Nazım,

“Bir sincap gibi yaşamalı,

İşin gücün yaşamak olmalı” der ya, ama serde mühendislik olunca, ben aşkın matematiğini merak ediyorum. Nasıl menem bir şeydir bu aşk?

Belki matematik belki mitolojik olacak ama, ben yine de anlatmaya çalışacağım.

Umarım anlatabilirim.

Aşkta insan birazda kaderinin belirsizliğine yelken açar, kaderini karşıdakinin ellerine bırakır.

Zaten hayatın anlamı da budur.

Ay Tanrıçası Selene’ye aşık olan Endymion’a tanrılar bir ceza verir. Cezası kendi kaderini kendisinin belirlemesidir. Bu ceza bir ölümlünün kaldıracağı bir ceza değildir. Endymion da uyumayı seçer. Gündüzleri uyur, geceleri gelen Ay Tanrıçası Selene’yi bekler.

Endymion Bafalı’dır, Ay Tanrıçası bizim Bafalı Endymion adlı çobana aşıktır, buraya gelir.

Yani;

Kaderin belirli olması, cezasından kurtulmanın yolu, kaderini eşine teslim etmek ve bu Edymion’un cezasından kurtulmaktır.

Aşk tesadüfleri de sever. Tesadüf, belki de olayların altına mutlaka imzasını atmak istemeyen Tanrı’nın takma adıdır.

Bütün bunlara rağmen yine de aşkı anlamıyorum diyorsanız, Albert Einstein’ın deyimiyle “dünyayı yaratırken Tanrı’nın da her şeyi bizim anlayacağımız şekilde yaratmak diye bir derdi olmamış olsa gerek.”

Aşk

Anna Karenina’nın bakışlarında gizli.

Aşık olun, aşkla kalın.

Oktay Kartal

o.kartal@aol.com

Son Haberler

©2016 - BHM | BODRUM HABER MERKEZİ info@bodrumhabermerkezi.com