Wilhelm Reich, 1946 yılında yazmış Dinle Küçük Adam adlı eserini.
Derdimiz hep bu küçük adamla.
Çünkü yaratan üreten, hep bu küçük adam.
Bu küçük adam harekete geçmeden, hiç bir şey olmuyor.
Bütün çağlar boyunca, bütün filozoflar ve bilim adamları hep bu küçük adama dert anlatmaya uğraşmış.
Ne o pes etmiş,
Ne de filozoflar.
Ama, zannederim artık köşeye sıkıştı ve bütün sırları çözüldü.
Arno Gruen, psikiyatrist profesör Alman bilim adamı kitaplarında, insan psikolojisinin nedenlerini, kaynaklarını ve tepkisinin ne olacağını müthiş bir şekilde anlatıyor.
“Herkesin okuması lazım bence, okullarda sadeleştirilip ders olarak okutulmalı.”
Şiddet neden var? Yıkıcılığın kökenleri, kendine ihanet gibi sorulara cevap arıyor.
Vardığı sonuç şu:
Çocukluktan baskılı yetişen insanlar, bunu hayatta kalabilmek için, varlığını sürdürebilmek için, yarılmaya uğrayıp, kendine ihanet ediyorlar.
Ve, iradeye koşulsuz biat ediyorlar.
Ve, yetişkinliklerinde toplumsal sorunlarla karşı karşıya kalınca, yine ihanet edip, güçlüden yana oluyorlar.
“Aslında kendileriyle yüzleşememe korkusu,
acılarıyla yüzleşmek çok cesaret isteyen bir şey” diyor.
İnsan kendisiyle acılarıyla yüzleşemeden, normalleşemez.
Her zaman sağ şiddetin bu kadar yaygın olması, sağ partilerin hep çoğunluk olmasını bununla açıklıyor.
Aziz Nesin baba soranlara, “keyfimden mi yazıyorum?” diyordu.
Ben de düşünüyorum, biz niye yazıyoruz?
Sevgili Yalçın Küçük hoca, bana aforizmalar kitabını imzalarken, “içimdekiler fışkırdı bu kitap oldu” diye imzalamıştı .
Herhalde;
Bir şeyler fışkırmalı...
Zamanımız yalanlarla dolu.
Nazım diyordu ya,
“Yalanlarla besliyorlar bizi.”
Empati yalanı;
bir katille empati yapılamaz,
işçi patronla empati yapamaz,
bir Radikal İslamcıyla empati yapılamaz.
Özgürlük yalanı;
özgürlük diye bir şey olamaz,
sen üret ben alayım,
ama sen özgürsün, olamaz;
ya ben özgürüm ya sen.
Roma’da köleler olmasa soylular olamazdı,
2 kişinin olduğu yerde 2 kişide soyluysa köle kim? köle olmadan, soylu olur mu?
İnovasyon yalanı;
Rusya ar-ge’yle mi, inovasyon ile mi uzaya Amerika’dan önce roket gönderdi
Küba kâr için mi bütün dünyaya doktor gönderiyor? Ve genetik tıpta dünyada
bir numara?
Bu yalanlar zamanımızda, hepimizi uyutuyor kabullendiriyor, fareli köyün kavalcısı gibi hepimizi uçuruma sürüklüyor.
Günümüzde iletişim araçlarının bu kadar yaygın olduğu, dünyanın telefonun bir tuşunda olduğu bir zamanda, nasıl oluyor da insanlar örgütlenemiyor?
Nasıl oluyor da insanlar;
“nereye gidiyoruz?” diye sormuyor.
Nasıl oluyor da, 2016 yılında, bir adam çıkıp bütün ülkeyi 1000 yıl geriye götürebiliyor?
Dostlar;
Türkiye’den ve siyasal islâm tehlikesinden bahsediyorum.
Medya araçları insanları paramparça etti,
algımız, gerçekliğimiz paramparça oldu.
Medya beyaza siyah dese herkes beyaza siyah diyecek duruma geldi.
Gürkan Hacır yazar, araştırmacı gazeteci;
“Ma-Amin Bizim Hep İnanmamızı İstediler” kitabını herkese tavsiye ederim. Yakın tarihimizde, dünyada olan olayların,
nasıl bize yutturulduğunu, bilimsel kanıtlarıyla açıklıyor; müthiş gerçekler var.
Mesela Yahudi katliamının yalan olduğunu,
Hitleri finanse eden kişilerin Yahudi olduğu gibi, sarsıcı gerçekler…
Bu küçük adamın, ayağa kalkması lazım.
Ben, en önemli olan benim, demesi lazım.
Her şey benim için demesi lazım.
Onlar ki sözleri dinlerler en güzeline uyarlar.
Yukarıdaki söz, güzel gibi görünüyor ama yalan yalan!
Bütün dinler insana sen hiç bir şeysin yalanını aşılıyor.
Avrupalılar, köle ticaretini Protestanlık marifetiyle yaptılar.
Kurtuluş benim, en önemlisi benim, bu dünya benim için demekten geçiyor.
Unutmayın; dünya bugüne geldiyse,
anarşistlerin yüzü suyu hürmetine geldi.
Macellan, bir anarşistti mesela; dünyanın yuvarlak olduğuna emin olmadan yola çıktı.
Korksaydı; bugün dünya belki başka olurdu...
Sevgilerimle...