İTÜ Mimarlık Tarihçisi Günkut Akın, restorasyona yönelik yapılan eleştiriler hakkında şunları söyledi:
‘DİSNEYLANDVARİ BİR MÜZE OLMUŞTU’
İddia edildiği gibi kulelerin değil, sadece içindeki eşyaların kaldırıldığını aktaran Günkut Akın şöyle devam etti:
“Tarihi mekanlardaki popülist sahnelemeler, hayali mobilyalar ve canlandırma senaryolarına uygun tefrişler, kalenin özel kimliğine zarar veriyordu. Bugünün müzecilik anlayışında bu tür bir yaklaşım artık geçerliliğini yitirdi. Yani kalenin duvarlarını mı göreceksiniz, içeride bir koru mu göreceksiniz? Dolayısıyla mekansal olarak, mimar gibi bakarsanız bu tip şeyler müzenin avlu mekanlarını çok engelliyordu. Ayrıca İngiliz Kulesi’nde bulunan toplantı masası tamamen uydurma. Karyalı Prenses bölümündeki atlas kumaşlar, doldurulmuş hayvan başları, bayraklar, flamalar olmayacak şeyler. Biraz Disneylandvari bir müze olmuştu. Bu kulelerden sadece bu saydıklarım kaldırıldı. Söylenildiği gibi yok olan hiçbir şey yok!”
Bodrum Kalesi 3 yıllık restorasyon çalışmalarının ardından geçtiğimiz Haziran ayında ziyarete açıldı. 1995 yılında yapılan yenileme çalışmaları Avrupa’da ‘Yılın Müzesi’ özel ödülünü almıştı.
2017 yılı Temmuz ayında Bodrum Kalesi’nin bazı alanlarının restorasyon çalışmaları kapsamında yıkılacağına dair yapılan haberlerin ardından pek çok kişi ve kurum konu ile ilgili açıklama yaptı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın planladığı projeye karşı çıktı. 3 yıl süren restorasyon sürecinde de yazılı ve görsel basında farklı yorumlar ve eleştiriler yer aldı.
‘HİÇBİR ŞEY ALPÖZEN’İN HAYALPERESTLİĞİNİN ÜRÜNLERİ DEĞİLDİ’
Yapılan bu proje ile bir çok bilim insanının 50 yıllık çalışmasının ve emeğinin yok edildiğini savunan Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nin emekli müdürü Oğuz Alpözen, kalede gerçekleştirilen restorasyon çalışmalarını eleştirerek şu ifadeleri kullandı:
“O güzelim kalede ne ağaç, ne havuz, ne de yaşayan müze kaldı. Tek bir çiçek bırakmadılar. Dünyanın en büyük amfora sergilemesinin yerinde yeller esiyor. Şapelin içindeki Süleyman Demirel’in çivisini çaktığı Roma Gemisi repliğini söküp attılar. Dünya’da ilk defa alttan ışıklandırılan Cam Sergisi’ni yok ettiler. 3 yılda yaptığımız su altı kazısını gösteren akvaryumu söküp attılar. Dünya güzeli Karyalı Prenses’in binasını kökten yıkıp yerine ucube bir sergi yaptılar. Serçe Limanı Batığı’nın akibeti meçhul. En gözde yerlerden biri olan İngiliz Kulesi, Ortaçağ Şölen Salonu’nu yok ettiler. Alman Kulesi’nin orijinal sıvasını söküp attılar. Batı Hendeği’ndeki 500 yıllık Osmanlı duvarını yıktılar. Kulelerin özgün sıvalarını ve derzlerini hilti ile söküp akemiyle doldurdular. Hiçbir şey bırakmadılar. Oysa burada yapılan her şey bilimsel, kurul kararına dayanılarak yapılmıştı. Hiçbir şey Oğuz Alpözen’in hayalperestliğinin ürünleri değildi.”