Toplumun; zapt-ı rapt altına alınması faaliyetlerinin en önemli enstrümanı yaratılacak panik ortamı ve korkudur, kolayca anlaşılacağı üzere… Hazırlayacaksın korkunun hasını, kaldıramayacak başını, akşamdan akşama vereceksin çorbe, gücü ele geçirince yetmiyorsa korku, atacaksın zoppe, ve devran dönecek…
Hani bazı ailelerin seçtiği yoldur ya, çocuklarını sus-pus hale getirmek için, “öcü var, öcü geliyor”, “karakoncolos var, geliyor”, ahada tam da o tarz bir yaklaşım, 12 Eylül Askeri Darbesi öncesi, eski Reis-i Cumhurlarından 100 yaşın üstündeki muhteremden; “bu kış komünizm gelecek” lafı… İttihak ve Terakki ile başlayan siyasi hayatı, Milli Mücadeleye yol düşürür Galip Hoca olarak, CHP’den parlak bir ikbal beklendiği için derhal orada vaziyet alınır, İş Bankası kuruculuğuna, oradan İktisat Vekilliğine sıçrama kabiliyeti ve becerisi gösterilir, oradan siftinmelerin dayanılmaz hazını ve hasını husule getirerek Başvekillik, bilahare de arkaya alınan dönemin mode ABD rüzgarı ile Reis-i Cumhurluk kapılır, çünkü asrın yeni umdesi, Neyzen Tevfik’in harika tarifi ile, “hak kapanındır. Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır. Geçmez ele bir pâye, kavuk sallamayınca, Kürsî-i liyakat …” Mezkûr kelam şimdilerde artık bir şebeklik olarak niteleniyor olsa bile, dönemi itibari ile çok iş görmüştür. Aslında 3. Reis-i Cumhur “komünizm gelecek” deyip tam anlamı ile ters köşe atış yaparak “darbenin, açık faşizmin gelişini” muştulamış kendi meşrebine mütenasip şekilde de biz marabalar bunu anlayamamışız… Eeee Amerikan muhiplerinin en temel özelliği ters köşe yapmaktır, ne de olsa hayatları; yanıltma, yanılma, kandırma, kandırılma üzerine tesis edilmiştir. Gerçi 3. Reis-i Cumhur, Canım Yurdumda “Amerikan muhipleri cemiyetinin” abide isimlerinden olduğu iddiasının etkisinden asla ve kat’a sıyrılamamış biri olup hatta Büyük Amerika’daki “Mc Carthy’ciliğin” Küçük Amerika’daki hamisi ve mümessili olmayı taammüden tercih etmiş görüntüsünü hep korumuştur.
Komünizm gelmedi ama darbe geldi, zulüm geldi, işkence geldi, zam geldi, mesela dolar bir günde 2,5 kat arttı, sendikasızlık geldi, vs vs… Bu kabil sefil ifadelere, yalana, dolana, hileye, desiseye inananlara hayırlı uğurlu olsun… Çok şükür komünizm gelmedi bu güzelim coğrafyaya… Ne kadar sevinseler azdır bence de; çünkü Komünizm gelmedi ama yüzde yüz yerli ve milli ve de Amerika’nın “our boys” dediği çocuklarının darbesi geldi… “Sosyal gelişmeler ekonomik gelişmelerin önüne geçmiştir” fikriyatının mümessilleri olmayı bir halt sayan ve gelişmek, asri medeniyet seviyesini yakalamak için çalışmayı öngören ve öneren bu ülkenin en dinamik kesimi devrimci gençleri yok etmeyi plan haline getiren bu zevatın en önemli temsilcilerinden biridir aynı zamanda 3. Reis-i Cumhur… Aynı abuk subuk fikriyatın bir diğer mümessili ise; “Bulgaristan’dan elektriği yazın biz alıyoruz, kışın onlar bize satıyor” sözü ile de memleketin su rejimini, elektrik rejimini bugünkü noktalara kadar getirirken “kış” mevsiminin tarafımızda yarattığı atalete dikkat çekmektedir. Zaten “kış”ın Balkanlardan da soğuk hava gelir, vs vs… Bu kış mevsimi demek ki Canım Yurduma hayırlar getirmemektedir. Esasen kış kışlığını puşt puştluğunu yapar ya, bir Türk atasözüne göre, ahadaaa durum bu durumdur. Mesela bu lafı eden şahısın bu lafı ettiği tarihteki yaşı 100’den fazla olması hasebiyle kimse de çıkıp “la bu adam bu yaşta normal mi acaba? demans olmasın?” felan da demeden inanıyor ya yapacak bir şey yok, ne yapalım… Başa gelen çekiliyor… Tam kış uykusuna yatacak idi ki, Necip Milletimiz bunu duyar duymaz, artık bu uyarma ile uyanık kalır ve olan biteni görür zannederken bir de baktık ki daha da katmerli ve kasvetli bir uyku fazı oluşmuş. Biz nereden bilelim, gelmeyen komünizm yerine gelen “körizm”in bizi perişan edeceğini kış mevsiminin, artık günün mode deyimi ile başta BYV (beyin yıkayıcı virüs), ASV (akli spazm virüsü), GKV (göz körleyici virüs), ortalığı kasıp kavurmaktadır.
Hani eskiden Amerikan beslemesi “Komünizm” düşmanı muktedir ve muhteremler derdi ya; “komünizm, eve gidince kapıda ayakkabı ya da palto görünce dönersin çünkü karı ortak olup şu an başka biri ile…” Ben uzun yıllardır SSCB bakiyesi Cumhuriyetlerde gerek iş, gerekse de turistik geziler yapıyorum ama asla kapısında ayakkabı olanın evin kapısından geri döndüğünü duymadım, görmedim, okumadım, tam tersine ayakkabı görünce eve misafir gelmiş diye çok sevinerek evine girdiğine tanık oldum, tıpkı diğer normal insanlar gibi… Ama bu lafı uyduran dürzüler; ki bunlar, genellikle köylerinden askerlik dışında hiç bir zaman ayrılmamışlar, köylerinden gayri hiçbir yer görmemişler, başta Kuran dahi olmak üzere hiçbir kitap okumamışlardır. Bildikleri tek şey ki o da yalan yanlış dini ritüellerdir.
Evet; sonuç itibari ile geçen kış, bu kış ve gelecek kışta komünizm gelmedi, gelmeyecek, ama bunu tekrarlayarak yarattıkları paranoyak durum içinde, memleketi getirdikleri yer ile öğünebilirler gayri… Celalim, sen rahat uyu artık, ne o kış ne bu kış gelmedi ve de gelmeyecek… Çünkü artık “gel de bu hasret bitsin çağrısı”nın yönü değişti… Gerçi bizler o vakitlerde “bu melun sözü”; keşke öyle bir şey olsa da, bu kış “Yarin yanağından gayrı her yerde her şeyde hep beraber” olunsa da, açlık, fakirlik, sefalet, haksızlıkların ortadan kalkacağı bir davet olarak algılamış idik ama… Hani Canım Yurdumun İnsanı; “kardeşim, komünizm gelirse maazallah kömür, elektrik, domates, patates, soğan çok pahalı olur ve bu yüzden gelmesi caiz değildir” dese çok hoş olacaktı ama bu kehanette bulunulmadı, kehanet gerçekleşmiyor vs vs. Vallahi bu kadar yalanın ve dolanın, Necip Milletimiz nezdinde bu kadar sitayişle karşılık bulması karşısında reklamcılar bile hasetinden çatlamıştır Allah bilir… Artık nasıl bir subliminal mesaj yüklenmişse bu ham kafalara, sil sil bitmiyor, yıka yıka gitmiyor… Demek ki barut nemli ateş almıyor… Benim oğlum bina okur döner döner okur misali, Allah verdikçe veriyor aynı ortamı… Çok beğenildiği için filmin kaçıncı versiyonu çevrildi Allah bilir gayri…
Ancak bu kadar korku ile zapt-ı rapt edilmenin çok farklı ve de menfi semptomları da vardır, orta ve uzun vadede, hastalıklı ruh hali… Peki bu toplumsal hastalıklı ruh haline düşmekten bu halin yaratıcıları kolayca kurtulabilirler mi, zinhar, kurtulamazlar, filhakika tam bir paranoya batağına gırtlaklarına kadar batarlar. Neyse burdan sonrası psikologların alaka alanına girer deyip iktifa edelim.
Büyük Usta Nazım Hikmet’in hasreti ve hasleti ile son verelim;
selamlamaya geldim seni yeryüzü umutları adına,
bedava ekmek ve bedava karanfil adına
mutlu emeklerde mutlu dinlenmeler adına
"Yarin yanağından gayrı her yerde her şeyde hep beraber"
diyebilmek adına
Aman yanlış anlaşılmasın bu yazı tamamen bir methiyedir…