22 Kasım 2024 Cuma
Cevat BAYHAN
Cevat BAYHAN
okuYORUM
19.03.2021 21:36

okuYORUM- İKİNCİ ADAM

okuYORUM- İKİNCİ ADAM

İKİNCİ AYYAŞ

Bu topraklarda, bayrağımız altında özgürce yaşıyorsak, bunu borçlu olduğumuz Ata'mızın can dostu; günümüzde kendilerine yakıştırılan çirkin ifadeyle, "İki Ayyaş" dan ikincisi İsmet Paşa'nın bir rüzgar gibi geçen fırtınalı hayatını hiç merak edip okudunuz mu?

Şevket Süreyya Aydemir’in üç ciltten oluşan “İkinci Adam” adlı kitabı tüm ayrıntılarıyla işte bu kahramanı; Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın iki numaralı adamını anlatıyor.

Kitabın birinci cildi İsmet Paşa'nın doğumu, okul yılları, birincilikle bitirdiği Harp Akademisi sonrası asker olarak Osmanlı Ordusu'nda görev yaptığı dönem ile başlıyor, ardından katıldığı savaşlar ve sonrasında başrolünü oynadığı Ulusal Kurtuluş Savaşı, yıkılan imparatorluğun yerine kurulan genç cumhuriyetimiz ve Atatürk'ün ölümüne kadar olan sürede katıldığı Lozan Anlaşması mücadelesi ve başvekil olarak görev yaptığı yıllar ile devam ediyor.

Kürt bir babadan ve Bulgaristan göçmeni bir anneden olan İsmet Paşa bilinenin aksine Malatya’da değil İzmir’de doğmuş. Baba tarafından soyu Bitlis’e dayanmakta olup aile bir dönem Malatya’da da ikamet etmiş.

Paşa ilk ve orta eğitimini Sivas’da tamamlamış. Sonrasında İstanbul Mühendishane İdadi’sine girmiş ve oradan da Topçu Okulu’na girerek “Topçu Teğmen” olarak mezun olmuş.

Bu ayrıntılar çok önemlidir. Çünkü Anadolu’nun doğusunda ve batısında yaşamıştır. Anadolu’nun çok kültürlü mozaiğinin içinde yoğrulmuş ve sonrasında Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşlarının döşenmesinde aktif rol oynadığı dönemlerde bu yaşanmışlıkların çok faydası olmuştur.

Günümüz siyasetinden bakıldığında milliyetçi-muhafazakar-dinci kesimin pek hazzetmediği ve yoldaşı Atatürk ile beraber din düşmanı, din karşıtı gibi gösterilmeye çalışılan ve dönemin gereği tek partili dönemin yaşandığı genç cumhuriyetimizin emekleme yıllarında, “Ebedi Şef” unvanı verildiği için “Diktatör” olarak yaftalanan İsmet İnönü’nün yaşadığı fırtınalı yılları okumayanların bu düşmanca görüşlerinde ne kadar yanıldığını anlatmaya kalksam buradaki satırlar buna yetmeyecektir. Nitekim aynı güruh, Atatürk için de başka bir kesimin putlaştırıp tanrısal özellikler yüklemesi ve yine o karmakarışık dönemlerin gereği olarak vatan hainlerinin cezalandırıldığı İstiklal Mahkemeleri’ni kurdurması nedeniyle, “Eli kanlı diktatör” demeye varacak kadar haksız yakıştırmalar yapmıştır.

Kitabı okumaya başlayıp sayfalar ilerledikçe bu insanların yaşadıkları yıllardaki ulaşım ve iletişim imkanlarıyla ve o günün teknolojisiyle ne kadar zor bir iş başardıklarını ve o dönemin okuma yazma dahi bilmeyen cahil bırakılmış bir avuç insanıyla nasıl bir destan yarattıklarını çok daha iyi anlıyoruz. Hele ki kendi içlerinden muhalefet yapan vatan hainlerine karşı yaşadıkları zorlukları da katınca işin zorluğu katbekat artmaktayken.

Kitabın ikinci cildinde, Atatürk’ün ölümü sonrası “Milli Şef”in devlet başkanlığına gelişi, tek parti olarak ülkeyi yönetirken Avrupa’da patlayan İkinci Paylaşım Savaşı ile birlikte ülkenin girdiği sıkıntılı durumlar ve savaşa girmemek için dönemin Nazi yanlısı hainlerine karşı verdiği direnç ve mücadele anlatılıyor.

“Hiç bir millet yoktur ki içinden bu kadar hain çıkarsın” lafını da bu dönemde söylemiş olsa gerek. Ülkeyi savaşa sokmadığı için, “Bizi ekmeksiz bıraktın!” diye feryat eden bir vatandaşa, “Sizi belki ekmeksiz bıraktım ama çocuklarınızı babasız bırakmadım” diye verdiği cevap tarihin sayfalarına altın harflerle yazılmıştır.

Kitabın bu cildinde İsmet Paşa’nın kafasında oluşmaya başlayan çok partili hayata geçiş ve tek parti döneminin sona ermesine dair görüşleri ve girişimleri de anlatılıyor.

Üçüncü ve son ciltte, artık emekleme aşamasını geçirmeye başlayan genç cumhuriyetimizin İsmet Paşa’nın girişimleriyle çok partili hayata geçişi, serbest seçimler, Demokrat Parti’nin kurulması, ülkeyi 27 Mayıs İhtilali’ne götüren siyasi iklim ve elbette bu fırtınalı dönemin baş aktörü İsmet Paşa’nın verdiği mücadele anlatılmaktadır.

Demokrat Parti’nin ezici üstünlükle kazandığı 1950 seçimleri sonrası sosyal yaşamda oluşan değişim, ardından patlak veren ve ülkemizin de bedel ödemek zorunda olduğu Kore Savaşı, Türk toplumunun Amerikan malları ve dolayısıyla Amerikan yaşam tarzı ile tanışması, sonrasında yaşanan iç kargaşalar, yollara çıkan öğrenciler, kutuplaşan toplum, o günlerde hala aktif siyasetin içinde rol alan Türk Ordusu’nun takındığı tavır ve 27 Mayıs’la birlikte başlayan ihtilaller dönemi…

Tüm bunlarla beraber bir de artık yaşlanmış olan Paşa’nın ölümüne kadar kendi partisi içinde de verdiği mücadele.

Fırtınalı yıllar derken hiç ama hiç abartı yapmıyorum. Kitabı okudukça ortalama bir insanoğlunun kaldırabileceği bir hayat olmadığını görecek ve satırları okudukça nefes nefese kalacaksınız.

 Şevket Süreyya Aydemir 1950 yılında Demokrat Parti’nin seçimi kazanması sonrası başlayan dönemi “Kahramanlar döneminin sonu” olarak niteler.

Türk milletinin değişmez iki kahramanı Mustafa Kemal ve İsmet İnönü’yü birbirinden ayrı düşünmek imkansızdır. Sayfalar ilerledikçe, milletin “Tek Adam”ı ile onu bütünleyen “İkinci Adam”ın ortak serüveni birinci cilt ile sona ererken sonraki ciltlerde yola tek başına devam eden Paşa’nın Atatürk ilke ve devrimleri çizgisinden asla şaşmadığını ve o ilkelerin oluşmasında -beraber bir ülke kurma çabasını da düşünürsek- neredeyse eşit emek verdiklerini görüyosunuz. Hem de Atatürk’ün yaşamının sonlarına doğru aralarında fikir ayrılıkları ve kırgınlıklar da oluşmasına rağmen.

Ama ülkenin kuruluşu ve cumhuriyetin ilanı aşamasında vitrine bir kişi çıkmalıydı ve o kişi elbette ki eşsiz dehasıyla Mustafa Kemal Atatürk olmalıydı


Yaşadığımız dönemde yaptıkları siyaset ve iktidarda kalma çabaları gereği din satan tüccarların hakim gücü elinde tuttuğu ülkemizde, hala Türkçe ezan konusuna ve Atatürk’ün içtiği iki duble rakıya takılıp kalmış bu insanlara Mustafa Kemal ve İsmet İnönü’nün verdiği mücadelenin değerini elbette ki anlatamazsınız. Zaten anlamazlar, anlasalar da yine siyasetleri gereği anlamazdan gelirler. Bu bakış açısı umurumda değildir, hiç bir zaman da olmayacaktır.


Kitabın dili, yazıldığı yılları düşünürseniz günümüz okuruna biraz ağır gelebilir. Şevket Süreyya Aydemir edebi bir eser oluşturma çabasında olmamış. Devrik cümleler, bir takım deyimlerin o dönemde kullanım farklılıkları, oldukça fazla dipnot, yine o dönemi anlayabilmek için ihtiyaç duyulan tarihi bilgi altyapısı kitabı okumayı zorlaştıran diğer unsurlar. Ama bu zorluklara rağmen okuması gerçekten çok zevkli bir eser.

 
Şevket Süreyya Aydemir’in CHP milletvekilliği yapması kitabın üçüncü cildindeki Menderes-İnönü kavgalarını anlatırken tarafsız kalamamasına neden olmuş. Her konuda İnönü yüzde yüz haklı, Menderes yüzde yüz haksız diye bir durum elbette mümkün değildir. Bu nedenle özellikle yakın tarihimize meraklı okurların bu kitabı okurken farklı kaynaklardan da yararlanması tavsiyemdir.

Ayrıca yıllar önce Mehmet Ali Birand tarafından hazırlanan “Demirkırat” belgeselini de eş zamanlı olarak izledim. Belgeselin hazırlanmasında bu kitaptan da faydalanıldığı o kadar belli ki kitaptaki bazı cümleler neredeyse aynı şekliyle alınmış ve kullanılmış.

 Son olarak;

Yukarıda yazılanlar bir kitap tanıtımıdır. Bir kişiyi, onun yaşamını, ideolojisini, siyaset yaptığı partiyi övmek, karşıtlarını da yermek amacıyla yazılmamıştır. Ama Kemalist hayat görüşüne sahip ve onun devrimlerine inanmış bir yurtsever olarak cümlelerimi tarafsız olarak yazmadım, yazamadım. Çünkü öyle bir durumda Atatürk’ün kurduğu laik cumhuriyete bağlı bir insan olarak kendimle çelişmiş olacaktım.

İsmet Paşa’nın hayatı ekseninde yıkılan bir imparatorluğun küllerinden doğan cumhuriyetimizin demokrasiye geçme çabalarını da içine alan yaklaşık 80 yıllık bir bölümünü merak edenlere, öncesinde yazarın “Tek Adam” adlı eserini okumaları kaydıyla “İkinci Adam” adlı bu eşsiz eseri okumalarını öneriyorum.

Daha gençliklerini yaşayamadan kendilerini ateşe atan ve verdikleri büyük kavga ile pırıl pırıl bir Cumhuriyet kuran büyük bir komutanın hikayesidir bu kitap.

Tek Adam ve İkinci Adam’ın şahsında bu toprakların çıkardığı nice isimsiz kahramanın hikayesidir.

Son Haberler

©2016 - BHM | BODRUM HABER MERKEZİ info@bodrumhabermerkezi.com