6 Aralık da Osman Gürün isminin Muğla Büyükşehir adayı olarak açıklanmasının ardından, Chp yönetiminin, bu kararının; siyasî, sosyal, analitik ve istatistikî hiç bir izahının olmadığını bir ay önce yazmıştık.( http://www.bodrumhabermerkezi.com/osman-gurun-un-alamet-i-farikasi-4057.html )
Bu yazımızda Osman Gürün ve onun kontrolündeki dört vekilin; Antalya - Çanakkale arasının CHP den kopmasına yol açacağını yazmıştık.
Maşallah bizi fazlasıyla haklı çıkarttılar.
Milas'da CHP’li Barış Saylak, Akp'ye geçti.
Fethiye'de Keramattin Yılmaz ve 4 Belediye Meclis üyesi ve AKP’ye geçti.
Bodrum'da CHP eliyle İYİ Parti’ye bırakılmak istendi, İlçe yönetimi istifa etmeye kalktı.
Marmaris belediye başkanı DSP’ye geçti, CHP İlçe yönetimi toplu olarak istifa etti.
Fethiye'de ittifak dağılınca MBŞBB için Fethiye’de Behçet Saatçı desteği ortadan kalktı.
Manzaraya bakar mısınız, CHP’nin kendine yaptığını düşman yapamazdı.
CHP tüm bu rezaleti kimin uğruna göze aldı?
Cevap, Osman GÜRÜN.
Gerçek şu ki; Muğla'da CHP'nin aday belirleme sürecinde şu ana kadar, ne CHP genel başkanının, ne CHP MYK'sının ne de Parti meclisinin tamimiyle istedikleri oldu.
Şu ana kadar tamimiyle tek bir kişinin istediği oldu; Osman Gürün‘ün.
Osman Gürün baştan beri istediği isimler Fethiye‘de Alim Karaca, Marmaris’te Mehmet Oktay, Milas'ta Muhammet Tokat, Yatağan'da Halil Arslan Seydikemer'de İbrahim Ertürk.
Osman Gürün bununla da yetinmedi; CHP-İYİ parti ittifakı Muğla ilçelerinde bozulurken, bu ittifak sadece kendisi için Muğla merkezde korundu.
Yani Osman Gürün, CHP ilçe yönetimlerini belirledi, ardından, CHP il yönetimini belirledi, ardından CHP milletvekillerini, son olarak ise şimdi kendi koltuğunu dikensiz gül bahçesine çevirecek ilçe belediye başkan adaylarını belirledi, hatta İyi Parti ittifakını sadece kendisi için korunmasını sağladı.
Herkesin şu gerçekliği kabul etmesi gerek ki, bu bir GÜÇ'tür.
CHP içinde ki gücünü üye, delege, vekil kontrolü nedeni ile izahı vardır. Ama İyi Parti- CHP ittifakında dahi belirleyici olma gücünü kimse izah edemez.
Merak konusu ise bu gücün nerden geldiğidir!
Muğla siyasi hayatını en iyi analiz eden yazarlardan Özcan Özgür' de son yazısında;
"Osman Gürün ve Mürsel Alban’ın dediği oldu! Demek ki CHP’de Kılıçdaroğlu’ndan da güçlü bir “ŞEY” var.!" dedi.
Ama Muğla'da süreç henüz bitmedi.
Bu güç, bir kişinin bileğini henüz bükemedi.
Mehmet KOCADON.
Chp genel merkezinin, bu süreçte yarattığı tüm olumsuzluklara rağmen sessizliğini koruyan tek kişi Mehmet KOCADON.
Kocadon’un vereceği karar aslında CHP’nin Muğla’da var olma ya da yok olma kararı olacak.
CHP Gn. Bşk. Kılıçdaroğlu , Mehmet Kocadon’a “Ben seni Muğla’da değil bir dönem daha Bodrum’da görmek istiyorum.” diyecek, Bodrum’da ki 8 adayı çağıracak “Benim adayım Mehmet Kocadon” diyecek, “Bu kararıma saygı duyun.” Diyecek, Kocadon’a dönüp “Bekle.” diyecek, sonra onu aday göstermeyerek yüzüsüt açıkta bırakacak!
Bu durum sadece CHP siyasi tarihinde değil, Türk siyasi tarihine eşi benzeri görülmemiş bir ahlaksızlık örneğidir!
Siyasette aday gösterilirsin, gösterilmezsin bu siyasetin olağan akışıdır, ama bir siyasi parti hele genel başkanı kendi partisinin öenmli bir neferlerin, yalan söyleyip, kolpa yapıp, arkasından oyun çevirmez. Bu en hafik tabirle ahlaksızlıktır.
Ama CHP’nin bu süreci tüm Türkiye’de nasıl yönettiğine bakarsanız hiç şaşırmazsınız.
Kendi şehrinde seçime girip belediye başkanlığını kazanamayan, Gn. Bşk. Yrd. Seyit Torun, tüm Türkiye’de 1000 e yakın belediye başkan adayını belirleyebiliyor.
Ama gerçek şu ki; Fethiye, Marmaris, Milas ve belki de Bodrum’u CHP kendi eliyle kaybetmiş olacak.
CHP, Muğla’da kendi tabanının “ Tıpış tıpış sandığa gidip" her türlü rezalete rağmen CHP’ye oy atacağı” düşünüyor.
Ama Türkiye’nin en bilinçli oy kullanan şehirlerinden olan Muğla'nın seçmeni, CHP’ye değil Osman Gürün’e oy vereceğinin farkında. Hem de bu atacağı oyun ülkedeki tek adam rejiminden sonra Muğla’da tek adam rejimi getireceğinin de farkında.
Bu farkındalığı sandığa yansıtacak olan güç ise yine Mehmet KOCADON.
Bu sessiz güç; ne Millet İttifakı ne Cumhur İttifakı ben HALKLA İTTİFAK kuruyorum diyerek harekete geçecektir.
Bu durumda Osman Gürün'ün alamet-i farikası, alamet-i faciaya dönecektir.