19 Nisan 2024 Cuma
Ruhi Mehmet ÇİLEK
Ruhi Mehmet ÇİLEK
SEYYAH
28.01.2020 14:07

NOVODEVİÇİ MEZARLIĞI

Nazım Hikmet ziyaretleri temelinde çok sık ziyaret ettiğim “Moskova Novodeviçi Mezarlığı” ile ilgili hatırladığımda bile beni farklı duygulara sevk eden gözlemlerimi ve anılarımı paylaşmak istiyorum.

Bazı tanıdıklarımın ya da okuduklarımdan anladığım kadarı ile genel niteleme “Dünyanın en güzel mezarlığı” değerlendirmesine henüz gezemediğim çok mezarlık olması hasebi ile katılamayacağım ama tartışmasız çok güzel bir mezarlık hatta sadece mezarlık denmesi de beni üzüyor ve açıkcası fazlaca da hafif kalıyor, burası gerçek manada bir açık hava heykel müzesi durumundadır. Moskova’da gezilecek yerler listesinde mutlaka ilk 5 içinde olup, mezarlık Moskova Nehrinin hemen kenarında yer almaktadır. Etrafındaki kalın duvarlar kırmızı dolu tuğladan imal edilmiş olup hala orijinalliğini korumaktadır.

16. Yüzyılda inşa edilmiş Novodeviçi Manastırına bitişik bulunan bu mezarlık, temelde ve öncelikli Manastırın bir müştemilatı ve aynı zamanda da bir semt mezarlığı gibi 1898 yılında Mimar İvan Maşkov tarafından tasarlanmış ve hizmete açılmıştır. Sovyetler Birliği döneminde ise dönemin ünlü kişilerinin hem de hiçbir ayrım yapılmaksızın defnedildiği bir yer olmuştur. Oluşturulan bir kurul marifeti ile ve şüphesiz ki ailenin olur ve rızası kaydıyla, defin yeri tahsisi yapılan pek çok ünlü yazar, şair, müzisyen, komedyen, aktris ve aktör, mühendis, bilim insanı ve askeri ve politik önderin pek çoğu burada yatmaktadır. Evet; altta toprağa yatırılmış pek çok ünlü var ve üstlerinde de pek çok ünlü heykeltıraşın önemli heykelleri bulunmakta olan güzel ve özel bir mekân, Novodeviçi mezarlığı. Heykellerde genellikle malzeme olarak granit tercihi yapılmış olmakla birlikte cesedinin yakılması vasiyeti vermişler için de duvarlarda küllerinin korunduğu “duvar mezarları” bulunmaktadır.

Mezarların ziyaretçisi hiç bitmiyor, günün her saatinde ister çok soğuk, ister kar yağışı olsun mutlaka birileri oradadır, ellerinde kendi beğenisi bir yana, ziyaret ettiğinin beğenisi olduğu her halinden belli olan rengarenk çiçekler sunulmaktadır. Bir açık hava heykel sergisi yanında bir de çiçek bahçesi denilirse kesinlikle abartılı bir yaklaşım olmaz. Bazı çiçek sunumlarının ise “devlet görevi” olduğu kanısı bende her daim oluşmuştur, örneğin Büyük Şair Nazım Hikmet’in tam mezarının karşısındaki boş alana adeta nispet olsun görüntüsü verecek şekilde defnedilmiş Boris Yeltsin için hep böyle düşünmüşümdür.

Anton Çehov, Gogol, Eisenstein, Mayakovski, Nazım Hikmet gibi dünyanın en ünlü edebiyatçılarının ebedi istirahatgahları olması yanında Ruslar için her daim “Büyük Vatanseverlik Savaşı” olarak nitelendirilen savaşta üstün yararlılıklar göstermiş ve Almanlar tarafından sırf ülkesini savunuyor diye idam ettikleri Zoya Kosmodemyanskaya’da bu mezarlıkta yerini almıştır. Hani Bursa cezaevinde yatarken kendisini hiç görmemiş, belki de sadece fotoğrafından görmüş ama vatan savunması için büyük bir direniş sergilemiş olan bu genç Komünist için, büyük Şair Nazım Hikmet takma adı “Tanya” adına muhteşem bir şiir yazmıştır ya, işte odur. Gerçi Almanlar vatan savunmasında yakaladıkları binlerce insanı katletmişlerdir ama idam edilirken ilmiğin içinden kolhozlulara seslenişidir besbelli Büyük Şairi ziyadesi ile etkileyen. “Kardeşler, üzülmeyin. Gün yiğitlik günüdür. Soluk aldırmayın faşistlere”. Ama şiirin tamamı insanın tüylerini diken diken edecek kadar duygu yüklüdür, deyim yerindeyse vatansevere tam damardan bir şiirdir. Bu şiiri Zoya’nın mezarı başında severek sesli okuyup, kaydederken enteresan ve yeni bir şey öğrendim, Zoya’nın mezarının daha önceleri öğrenciler tarafından kurumsal olarak ziyaret edilen bir yer iken şimdilerde heykelin göğsünün açık tasarlanmış olması hasebiyle kilisenin baskısı ile ziyaretlerde azalmalar olmuş.

Yabancı olduğunuzu anlarlarsa 300 Ruble (yaklaşık 5 ABD Doları) ödeyerek gezilen bir yer haline de geldi son birkaç yıldır, şehrin her yerinden ulaşım son derece kolaydır yeter ki metroyu kullanmayı bilin, gerçi artık o da çok kolay hale gelmiştir, eskiden sadece Kiril alfabesi ile yazılan yön bulma levhaları şimdilerde İngilizcesi de yazılarak daha enternasyonal hale getirilmiştir. Metrodaki kırmızı hatta “Sportivnaya” istasyonunu bulunca artık her şey çok kolaylaşıyor.

Bol miktarda işitiliyor olabilir hani “üst tabakaya ayrılmış bir mezarlık” ifadesi ama bidayette asla öyle değil bir semt mezarlığı ya da yanındaki kilise ve manastır ile alakalıdır sadece. Örneğin, Stalin düşmanlığı sınır tanımaz, halefi Nikita Kruşcev, neredeyse tüm mevkidaşları “Kremlin Duvar Mezarlığında” defin yeri bulmuş iken, o buradadır ve görece sade bir mezar anıtı vardır.

Ve, Nazım Hikmet mezar anıtı, rüzgara karşı yürüyen adam tasarısı ile oldukça sade düşünülmüş ama bir tarafı ile de kendisi gibi dev bir granit kaya üstüne oyma yapılmış bir heykeldir. Bazı müptezellerin abuk subuk kelam etmelerine rağmen son güne kadar yanından ayrılmayan, eşi ya da sevgilisi Vera da hemen yanı başındadır hala. Nazım’ın anıt mezarı her daim çiçeklerle dolu olur ve her renk çiçeğin bulunuyor olması tesadüf müdür yoksa büyük şair’in (şair ül azam) her renge ait olmasının ifadesi midir bilemem..

Yaklaşık 27.000 defin işleminin olduğu söylenen Novodeviçi Mezarlığını, çok farklı mevsimlerde ziyaret ettim ve hepsi çok güzeldi. Hele bir defasında, Kızım ile gittiğimizde, duvarın arkasından, yeni bölümden gelen müzik sesine gidince, yeni defnedilmiş mevtanın başında, hazırlanan her şey dahil açık büfe masa ve orkestrayı ve de dans eden törene katılanları görünce, çok farklı bir kültüre ait olduğunu anladık buraların, sanki hayat bura ile irtibatlı olarak orada da devam ediyor havası vardı.

Büyük Ustanın mezar ile ilgili şiiri ile nokta.

“Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,

- öyle gibi de görünüyor-

Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni

ve de uyarına gelirse,

tepemde bir de çınar olursa

taş maş da istemez hani...”

Son Haberler

©2016 - BHM | BODRUM HABER MERKEZİ info@bodrumhabermerkezi.com